14 Ocak 2019 Pazartesi

Türklerin Dinsel Geçmişi


TÜRKLERİN DİNİ TARİHİ

Giriş: Türklerin eski dinsel yaşamları ve deneyimleri henüz tam olarak, tüm boyutlarıyla sistemli bir şekilde incelenip, bireşim durumuna getirilememiştir. Çünkü bunun nedeni Türklerin dinsel tarihinin altyapısının oluşturulamamasıdır. Altyapının oluşturulmasının ana nedenlerinden biri de Türklerin dinsel yaşayışı hakkındaki kaynakların çok az olması ve yetersiz kalmasıdır. Bu sorun diğer din bilimleri ve tarih bilimleri dallarından etkilenmekte ve o bilim dallarını da etkilemektedir.

Türk toplumunu inceleyen ve araştıran kişilerden olan Ziya GÖKALP Türklerin geçmiş yaşantılarını ve kültürünü incelemiş ve Türkler üzerine hatırı sayılır derecede çalışmalar yapmıştır. Onun bu çalışmaları da Türklerin dinsel tarihi ve kültürü açısından bilimsel olarak ne denli eksik bir altyapıda olduğumuzu gözler önüne sermiştir. F. Köprülü ise Türklerin Müslüman olduktan sonraki yıllarını ele almıştır. Bu konudaki başarılı çalışmalar başlatmış olsa da sınırlı bir çalışma yapıldığı açıktır.


Türkler dünyanın en eski uygarlıklarından biridir. Türklerin kültürünü ve geleneklerini bilmeden farklı dinlere girmeleri ya da farklı dinlere bakış açılarını anlamak olanaksızdır. Elbette Türklerin binlerce yıldır geniş coğrafyalarda etkin olması ve farklı millet ile dinlerle iletişime geçmesi birçok dinsel inanış ve anlayışlarını etkilediği ve diğer milletleri de kendilerinin etkilediğini bize göstermektedir.

Yöntem: Çağdaş ve yeni din bilimleri araştırma yöntemleri farklı bilim dalları ile aralarında işbirliği yapmaktadır. Pozitivist ve evrimci anlayış; insanlık tarihindeki dinlerin başlayışını biyolojik bakış açısıyla ele almıştır. Dinsel olayları deneysel yöntemlerle ele almaya çalışmıştır. Türk din tarihini bilimsel olarak ele alırken izleyeceğimiz yöntemlerin belirlenmesinde özen gösterilmelidir. Toplumların dinsel tarihini anlamak için toplumca dinsel ruh durumlarını kavramalı ve değerlendirme yaparken bunun göz önünde bulundurmalıyız. .toplumsal olayların ve değişimlerin din üyelerin üzerindeki etkisi oldukça önemlidir. Olayları ise tarihsel süreç içerindeki durumları açısından ele almalıyız.

Türk Din Coğrafyası ve Kültürlerle Etkileşimi: Türklerin anayurdu Orta Asya olup, Asya’da, Avrupa’da ve Kuzey Afrika’da olmak üzere birçok bölgede iz bırakmışlardır. Örneğin Türklerin Sasanileri zayıflatması İslam’ın doğuşu sırasında ister istemez Müslümanlığın yayılmasını hızlandırmıştır. Bozkır iklimi ve konar-göçerlik Türklerin düşünce tarzını etkilemiştir. Türk din tarihini genel hatlarıyla ele alırken dinsel düşüncelerinin şekillenmesini, olayları da göz önüne alıp karşılaştırarak incelemeliyiz.

Toplumsal olarak cemaat tipine “milli dinler” karşılık gelir; Cemiyet tipi ise evrensel olarak adlandırılabilir. Türklerin dinsel tarihi de evrensel bir düşünce yapısıyla ilerlemiştir. Türklerin din geçmişi üç bölüme ayrılır; 1- Geleneksel Türk Dini 2- Evrensel Dinlerle Bağlantı 3- İslam. Eldeki tarihsel kaynaklar Türklerin geleneksel din inancını bize tam olarak yansıtamamaktadır. Türkçe eski kaynaklar az da olsa bulunmaktadır ama komşu milletlerdeki Türkler hakkındaki kaynaklar daha fazladır. Bunun nedeni ise Türkler konar-göçer yaşardı ve hızlı hareket etmek için arkalarında eser fazla bırakamadılar. Ama az da olsa günümüze ışık tutacak ve bize kaynaklık edecek bilgilere ve bulgulara rastlanmaktadır.


GELENEKSEL TÜRK DİNİ

Gök Tanrı İnancı: İnançların ve dinlerin hangisini önce çıktığını söylemek olanaksızdır. En eski devirlerden beri Türklerde Tanrı inancı yaygındır. M.ö 5. YY da Konfiçyüs bozkır kültüründen etkilenip Çinlilere bozkırın ahlaksal yaşamını sunmuştur. Sümerlerin parlak tanrısı olan Dingir’in ise Ortaasyadan geldiğine inanılıyor. Ayrıca ÖnTürklerin Tanrı düşünce yapısı eski Hint-Avrupa yapısına benzetiliyor. Türkler Tanrıyı yüceltmiş onun Gökte ve üstün olduğuna inanmıştır. Gök sıfatıyla aşkın varlık olduğunu dile getirmeye çalışmışlardır. Türk devletlerinin kağanları ise gücünü Tanrıdan aldıklarını belirtmişler ve savunmuşlardır. Tanrı adına ülkeyi yönettiklerini söylerler. Türklere göre devlette olan önemli olaylar Tanrının iradesiyle oluşur. Türklerin dini evrenseldir, kimseyi ise inanmayı zorlamadılar.

Tanrı onlara göre Türkleri korumuştur ve yönetmektedir. Kut inancı devletin ana ilkesidir ve Tanrının verdiği yönetme gücüdür. Gücünü Tanrıdan alan Kağan O’nun emri ve isteğiyle hareket eder. Tanrı doğadaki varlıklarla kişileri yönlendirir, yardımcı olur ya da cezalandırır. Türkler doğadaki varlıklara saygı duyar ve değer verirlerdi. 

Güneş ve ay Şamanlar tarafından simge olarak kullanılmış, saygı duyulmuştur. Bazı Türk milletlerinde ise Güneş ve Ay kutsal sayılmış ve değer verilmiştir. Türkler kurbanlarını yüce ve göğe yakın olduğu için dağlarda keserlerdi. Türklerde ağaçlara ve ormana da saygı söz konusudur. Hatta birçok efsanede bazı ağaç türlerinin konusu geçmektedir. Ayrıca Türkler “Od” a yani ateşe temizleyici olduğu için saygı duyarlardı ama tapmazlardı. Ateş çevresinde dönme töreni ise bazı Türk soylarında kötü ruhlardan temizlenme geleneğidir. Türklerde su ve taşlar da kutsal sayılırdı.

Türklerde atalar kültü de önemli bir inanış türüdür. Türkler ölen büyükleri için kurban keser ve onlar için tümsek şeklinde kurganlar yapardı. Ölenlerin ruhlarının dünyada gezdiğine inanırlar ve onların iyilik-kötülük yapabileceklerine inanırlardı. Onlara göre yer ve gök birbirini tamamlardı. Türklerde ilk insanın yaratılışı; Tanrının yeryüzünde suyun altına toprak almak için görevlendirdiği kişiyi göndermesiyle olmuştur.

Türkler genel olarak Gök Tanrıya kulluk için kurban keserdi. Yılın belirli zamanlarında tapınakta toplanılır Boy beylerinin de bulunduğu ortak törenler düzenlenirdi. Bolluk getirsin diye Türkler tahılları, sütü ve kımızı çevreye saçarlardı. Türklerde insan kurban etme söylentileri de bulunmaktadır ama kesin kanıt yoktur. Hatta Türklerin Çinlilere bunu yasaklattığı söylenmektedir. Bazı Türklerde doğum yapılabilmesi için yer sahibi denilen mezarlara ve yerlere uğranılırdı. Günümüzde de bu geleneğin izleri görünmektedir.

Eski Türklerde her canlının bir ruhunun olduğuna inanılırdı. Ayrıca Türkler öldükten sonra yaşamın sürdüğüne de inanırlardı. Cennete Uçmağ Cehenneme de Tamuğ adını vermişlerdir. Türklerle birlikte Moğollarda Mahşer ve Yargılanma gününün olduğuna inanılır. Ölen kişinin arkasından yoğ töreni düzenlenir. Saçlar kesilir ve ağıtlar yakılır. Türkler ölülerini yazın ve kışın gömmez ilkbahar ve sonbahara kadar bekletirdi. Bu yüzden mumyalama tekniği geliştirmişlerdir. Bazen ise Türkler ölülerin kemiğini yakmışlardır. Genel olarak ise Türkler ölüleri için mezar yapmışlardır ve tümsek şeklide yüksek yerleri anıtmezar olarak kullanmışlardır.

Kam baksı ya da şaman adı verilen sihir ustası ya da ruh ve sağlık hekimi görevini üstlenen, toplumda saygı duyulan kişiler bulunmaktaydı. Kamlar Tanrı ile kişi arasında aracılık yapar kötü ruhların kovulması için çabalardı. Ölüme ve hastalığa çare olmaya çalışırlardı. Onlar kötü ruhlarla savaşırdı. Hastalı, ölüm, kısırlık ve kötülüğe karşı kazananlardı. Toplumca saygı duyulur sevilirlerdi.

Türklerin devlet dini Gök Tanrı dinidir. Ama halk dini ve kültürü Şamanizm etkisi ve yoğunluğunu taşımaktadır. Totemizm yani bağlantı inancı ise halkta yaygındı. Totem olarak atalarının bir yüce hayvan ya da yaratığın ruhuyla bağlantı kurduğuna inanırlardı. Şamanizm Türklerde yoğun olarak kültür açısından yaşansa da diğer milletlerde ve inanışlarda da yaşanmaktadır. Türklerin yalnızca Şamanist olduklarını savunan araştırmacılar ve bilginler aceleci davranmış büyük bir yanılgıya düşmüştür. Çünkü doğadaki varlıklara saygı duymak başka tapmak başkadır. Örneğin Gök Tanrı inancı, Yer-su, Atalar, Balballar, Uçmağ ve Tamuğ gibi inanışlarda Şamanların hiçbir ayrıcalığı ve etkisi bulunmaktadır onlar konunun dışındadır, bağımsızdır.

Sonuç olarak Türkler geniş coğrafyalarda bulunup farklı kültürlerden etkilenmiştir. Ama genel olarak Tek Tanrı inancını benimsemiştir ve son olarak kendi kültürlerine ve inanışlarına yakın olduğu için İslam’ı seçmişlerdir. Bu geçişte kuşkusuz Gök Tanrı inancı ve İslam’ın temel kurallarının benzerliğinin çokluğu oldukça etkilidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder