20 Ekim 2019 Pazar

Avşarlar Kimdir?


AVŞAR KELİMESİNİN ANLAMI
Anadolu’da daha çok Avşar adı kullanılmakla birlikte Afşar olarak kullanım da sık sık görülmektedir. Azerbaycan, Afganistan ve İran çevresinde ise Afşar olarak bilinmektedir. Avşar’ın kelime anlamı Reşîdüddin’e göre “işinde çevik ve avcılığa düşkün” demektir. Kaşgarlı Mahmut Divan-ı Lügat-it Türk (Türk Dili Sözlüğü) adlı eserinde Avşarların damgasının aşağıdaki şekildeki gibi olduğunu belirtmiştir. Kitabında 24 boydan oluşan Oğuzlardan bahsederken Avşarları 6. sırada göstermiştir.

Afşarlar Tamga


AVŞARLAR’IN KÖKENİ

Avşar, Türkmenlerin/Oğuzların atası olan Oğuz Kağan’ın Bozoklardan olan oğlu Yıldız Han’ın büyük oğludur. Avşarların tarihte ilk yurtları, Orta Asya ve çevresi olarak bilinir. Günümüzde ise Türkiye, Balkanlar, İran, Azerbaycan, Suriye, Afganistan, Irak ve çevre ülkelerde yaşamlarını sürdüre gelmişlerdir.

8 Mart 2019 Cuma

Avşarların Tarihi ve Yaşadıkları Yerler

       
Türkler Orta Asya’da ve Ön Asya’da İslam öncesinde yarı göçebe yarı yerleşik durumdaydılar. İslam’dan sonra ise Selçuklu Devleti ile birlikte şimdiki İran, Suriye, Irak bölgelerinde ciddi bir güç oluşturmuşlardır. Ve Sonuçta 1071 yılından başlayarak diğer Türkmen boyları ile Anadolu’ya akın akın gelip yer tutmuşlardır. Ancak Büyük Selçuklu ve Anadolu Selçuklu Devleti’nin dağılmasıyla birlikte beylikler oluşmuş, bölgesel savaşlar ve çekişmeler yaşanmıştır. Avşarlar da bu süreçlerde birçok etkin rollerde kendilerini göstermiştir. Devamı kitabımızda:

 Afşar Türkleri

Avşarlar Alevi mi?

       Avşar Türkleri Kitabı'ndan bir bölüm:

Avşar, Türkmenlerin/Oğuzların atası olan Oğuz Kağan’ın Bozoklardan olan oğlu Yıldız Han’ın büyük oğludur. Avşarların tarihte ilk yurtları, Orta Asya ve çevresi olarak bilinir. Günümüzde ise Türkiye, Balkanlar, İran, Azerbaycan, Suriye, Afganistan, Irak ve çevre ülkelerde yaşamlarını sürdüre gelmişlerdir. Anadolu’da ise Kayseri, Kahramanmaraş, Osmaniye, Adana, Burdur, Karaman başta olmak üzere diğer illerimizde de yaşamaktadırlar. Avşar ya da Afşar adını taşıyan beldeler ve köyler oldukça fazla görülür. Avşar sözcüğü, soyadı olarak da kullanılır. Avşarlar Türklerin çoğunluğunda olduğu gibi İslam dinine mensupturlar. Avşarlar İslam dininde bulunan farklı mezheplere de mensup olmuşlardır ve bu durum yöreden yöreye, ülkeden ülkeye göre değişir. Örneğin; Anadolu’da Hanefi ve Alevi Avşarlar bulunurken, İran’da Caferi ve Kızılbaş Avşarlar bulunur. Devamı için kitabımızı alabilirsiniz.


 Avşarlar

Avşarlar Neden Sevilmez?

       Avşarlar sevilir hem de çok sevilir, kim demiş sevilmez diye. Mustafa Kemal Atatürkü, Kazım Karabekiri, Karamanoğlu Mehmet Beyi, Aşık Veyseli, Rauf Denktaşı, Kıraçı, Nadir Şahı, Dadaloğlu'nu nasıl sevmez insan. Avşarları iyi tanımak gerekir. Onlar hakkında onlarca kitap vardır. Sevmeyen milyonda bir bile değildir. Varsa o da bu kitaplardan birini okumuş olsa sevmek bir kenara hayran kalırdı. Örnek bir kitap buyrun:

 Avşar Türkleri


Avşarlar Hangi Boydan?

         Avşar Türkleri Oğuzların 24 boyundan biridir. Avşarlar başlı başına bir Oğuz boyudur. Avşarlar da kendi arasında onlarca obaya ve kola ayrılmışlardır. Günümüzde Balkanlar, Anadolu, Kuzey ve Güney Azerbaycan, Suriye, Irak, İran ve Afganistan çevrelerinde yaşarlar. Günümüzde Avşar ve Afşar olarak bilinseler de birçok ülkede Türkmen (Suriye - Irak) ve Azerbaycanlı (İran) olarak da bilinirler.

 Avşar Türkleri

Avşar Türkleri


Avşar Türkleri Kitabı'ndan bir bölüm:

Çalışmamızda, Kayseri’nin Sarız ilçesinde ve köylerinde yaşayan Avşarların gelenek, görenek ve inançlarını, dinler tarihi açısından değerlendirdik. Bu değerlendirmenin sonucunu genel hatlarıyla şöyle özetleyebiliriz.

Türkler hem İslam öncesi hem de İslam sonrası, doğaya çok saygı göstermişlerdir. Doğayı Tanrı’nın emaneti ve nimeti saymışlardır. Türkler İslam öncesi Gök Tanrı inancında tapınak gibi eser bırakmamışlardı. Çünkü onlara göre yeryüzünün her yeri tapınaktı. Ama Tanrı Dağı gibi yüksek yerleri kurban kesmek için kullandılar, çünkü orada kendilerini Tanrı’ya yakın hissettiler. Pazırık’ta olduğu gibi büyük kurganlar yaptılar ve eşyalarını da buraya gömdüler, çünkü öldükten sonra yaşama inanıyorlardı. Günümüzde de bu gelenek ve inançlar şekil değiştirmiştir ve yaşamını sürdürmüştür.

Avşarların Fiziksel Özellikleri Nedir?

AVŞAR TÜRKLERİ FİZİKSEL ÖZELLİKLERİ


         Öncelikle ilk paragrafta şunu söylemek gerekir. Avşarlar tüm Türklerde olduğu gibi farklı görüntü tiplerine sahip olabiliyor. Anadoluda farklı, Azerbaycan ve Güney Azerbaycanda farklı, Afganistanda'da farklı tip Avşarlar olabilir. Suriye, Irak ve Anadoludaki Avşarlar bölgesel yakınlık dolayısıyla birbirlerine çok benzerler. Suriyeli ve Iraklı Türkmen olarak da bilinen Avşarlar, Anadoluda ve balkanlardaki kardeşlerine çok benzerler.

       Özetleyecek olursak Dünyanın birçok bölgesine Avşarlar yayılmıştır. Doğal olarak farklı soylarla evlendiklerinden fiziksel özellik olarak benzerlik ve farklılıklar olabilir. Yani Avşarların fiziksel özellikleri bir kalıba sokulamaz. Her tipte Avşar fiziğine ve görünüşüne rastlanılabilir. Çözüm olarak ise şunu önerebiliriz. Avşar olan farklı insanların fotoğraflarını bulup incelemeniz gerek. Onun için aşağıya birkaç Avşar fotoğrafı koymakta yarar var. Avşarlar yuvarlak yüzlü de olabilir keskin çeneli de olabilir. genellemelerden kaçınarak foroğraflara bakalım. Avşarlarla ilgili daha fazla bilgi için kitabımızı öneririz. Avşar Türkleri Kitabı

Not: Temsili olan resimler gerçekten de günümüzdeki Avşarlara benzemektedir. Zaten çizen kişiler bunu göz önünde bulundurmuştur.

Avşar Ne Demek?

            Avşar "Ava Düşkün" demektir. Avcı ve avı seven anlamındadır. Avşarlar Oğuz Kağanın soyundan gelir ve Oğuzların en önemli boylarındandır. Birçok devlet kurmuştur. Nadir Şah Afşar İmparatorluğu ve Karamanoğlu Devleti bunlardan yalnızca ikisidir.

                  Avşarlar günümüzde Anadolu, Balkanlar, İran, Azerbaycan, Suriye, Irak, Afganistan ve çevrelerinde yaşamaktadırlar. Avşar ve Afşar sözcükleri bölgelere göre değişerek kullanılır. Avşarlardan onlarca ünlü kişi çıkmıştır. Devlet adamı, komutan, sanatçı, sporcu gibi her alanda Avşarlar görülür. Kazım Karabekir, Alparslan Türkeş, Dadaloğlu, Aşık Veysel, Kıraç yalnızca birkaç tanesidir. Avşarlar hakkında daha fazla bilgi için kitabımızı alabilirsiniz. Avşar Türkleri Kitabı

Avşar Türkleri


18 Ocak 2019 Cuma

Türkler Ne Zaman Müslüman Oldu?


Genelde Türklerin Talas
Savaşı sonrası topluca
İslam'a girmeye başladığı
kabul edilir.





10 years challenge nasıl yapılır?

 Aşağıdaki adımları sırayla uygulayarak siz de fotoğraflarınızı birleştirip, 10 years challenge yapabilirsiniz. İki ya da daha fazla resmi birleştirmek bu program düzenleyici ile çok kolaydır.


Google Family Link Nasıl Kaldırılır?

Arkadaşlar en alttaki videodan ve yorumlardan da yararlanabilirsiniz.

Google - oturum aç - hesap - kişisel bilgiler - doğum tarihi. Bugünden 13 yıl önceki tarihi gireceksiniz ve 1 gün sonra eposta gelecek. Bugün 1 Ocak 2021 ise Siz 2 Ocak 2008 yazacaksınız ki 1 gün sonra e-posta gelsin.


Google - oturum aç - hesap - kişisel bilgiler - doğum tarihi. Bugünden 13 yıl önceki tarihi gireceksiniz ve 1 gün sonra eposta gelecek.
1. Adımı uyguladıktan sonra 1 gün geçmesini bekliyorsunuz.

15 Ocak 2019 Salı

Nasreddin Hoca - Allah Versin Fıkrası


Nasreddin Hoca dam tamir ediyor...

Hoca eğilmiş bakmış, aşağıda bir adam...

Seslenmiş ne istediğini sormuş.

Adam "Hoca efendi" demiş. "Biraz aşağı insene, nolur."

"Hocam Allah rızası için bir sadaka..."

Hoca deliye dönmüş ama pek belli etmemiş.

"Ben sana bilirim yapacağımı" diye düşünmüş.

Gel öyleyse benimle demiş.

Ve bu kez oflaya puflaya yukarı çıkan dilenci olmuş.

Hoca: "İşim var ne söyleyeceksen ordan söyle."

Nolur iniver hele... Bir şey
söyleyeceğim.

Nasreddin Hoca - Heybe Bulunmasaydı Fıkrası



 Heybemi Bulun


Hoca bir gün, konuk gittiği bir köyde, heybesini kaybetmiş.

Öteye beriye bakınmış, bulamamış. Ve öfkeyle köyün kahvesine girmiş.

Etrafa göz atıp "Bana bakın ağalar, ya benim heybemi bulursunuz ya da ben yapacağımı bilirim" diye gürlemiş.

Köylüler korkmuşlar, telaşlanmışlar. Her taraf aranmış, taranmış ve sonunda/nihayet heybe bulunmuş.

Köylüler tabi sevinç içindeymişler. Ama bir yandan da merak edip sormuşlar.

Hocam ya heybeni bulamasaydık, bize ne yapacaktın?

Hoca şöyle bir bakmış ve gülmüş.Hiç ne yapıyım demiş. "Evde eski bir kilim var.  Ondan yeni bir heybe yapacaktım."





14 Ocak 2019 Pazartesi

Türklerin Dinsel Geçmişi


TÜRKLERİN DİNİ TARİHİ

Giriş: Türklerin eski dinsel yaşamları ve deneyimleri henüz tam olarak, tüm boyutlarıyla sistemli bir şekilde incelenip, bireşim durumuna getirilememiştir. Çünkü bunun nedeni Türklerin dinsel tarihinin altyapısının oluşturulamamasıdır. Altyapının oluşturulmasının ana nedenlerinden biri de Türklerin dinsel yaşayışı hakkındaki kaynakların çok az olması ve yetersiz kalmasıdır. Bu sorun diğer din bilimleri ve tarih bilimleri dallarından etkilenmekte ve o bilim dallarını da etkilemektedir.

Türk toplumunu inceleyen ve araştıran kişilerden olan Ziya GÖKALP Türklerin geçmiş yaşantılarını ve kültürünü incelemiş ve Türkler üzerine hatırı sayılır derecede çalışmalar yapmıştır. Onun bu çalışmaları da Türklerin dinsel tarihi ve kültürü açısından bilimsel olarak ne denli eksik bir altyapıda olduğumuzu gözler önüne sermiştir. F. Köprülü ise Türklerin Müslüman olduktan sonraki yıllarını ele almıştır. Bu konudaki başarılı çalışmalar başlatmış olsa da sınırlı bir çalışma yapıldığı açıktır.

Türklerin Dini Tarihinde Atalar Kültü


TÜRKLERİN DİNİ TARİHİNDE ATALAR KÜLTÜ

Türklerin dini tarihindeki atalar kültü konusuna girmeden önce, atalar kültü inancının içeriğine ve diğer milletlerdeki atalar kültü inancına değinmek gerekir. İnsanoğlunun soyundan geldiği kimselere karşı tabii ve fıtrî olarak her zaman duymakta olduğu saygı ve sevginin zaman zaman aşırı bir şekle dönüşmesi, ataları ölümlerinden sonra da çeşitli şekillerde yaşatma fikrini ve çabasını doğurmuştur. Öte yandan ruhların yaşamaya devam ettiğine inanılmakla birlikte bu yaşama keyfiyetinin bilinmemesi veya yanlış değerlendirilmesi, ilkin ölülerin ruhlarından korkup çekinmeye, daha sonra da onlara tapınmaya yol açmıştır.

Atalar kültü ailenin ölmüş üyelerine karşı saygı, tâzim ve korkuyu ifade eder. Saygı ve tâzim esasen hayatta iken büyüklere, yaşlılara, özellikle baba ve atalara karşı duyulan ilgi ve yakınlıktan kaynaklanır. Korku ise ata ruhlarının mekân ve zamana bağlı olmaksızın geriye döneceği, yaşayanlara zarar verebileceği inanç ve endişesinden ileri gelir. Her iki durumda da ata ruhlarının hayattaki insanlarla ilişkisinin devam ettiği inancı esastır.

Tevrat’ta Çölde Sayım Bölümü


DİNLER TARİHİ AÇISINDAN TEVRAT’TA ÇÖLDE SAYIM BÖLÜMÜ


Giriş: Tevrat’ın bölümlerinden olan çölde sayım adlı kitabı, İsrailoğulları’nın Sina Dağı'ndan göçerek Tanrı'nın vaat ettiği Kenan iline ulaşana kadar yaşadıkları olay­ları anlatır. Kitap adını Hz Musa'nın Sina Dağı'nda, göçten önceki yaptığı sayımdan alır. Musa bir kuşak sonra Moav'da, Şeria Irmağı'nın doğusun­da İsrail halkı arasında bir kez daha sayım yaptı. Bu iki sayım arasında İsrail­liler Kenan topraklarının güney sınırında olan Kadeş-Barnea'ya dek ilerledi­ler. Ne var ki, oradan vaat edilen ülkeye imansızlıklarından ötürü giremediler. Kırk yıl kadar dolaştıktan sonra, Şeria Irmağı'nın doğu bölgesine gittiler. Ke­nan topraklarına girmek için ırmağın karşı yakasına geçmeye hazırlandılar. Çölde Sayım Kitabı sık sık cesaretsizliğe düşen, sıkıntılardan korkan ve ya­kınan halkın başından geçen olayları anlatır. Halk Tanrı'ya ve Tanrı'nın on­lara önder atadığı Musa'ya karşı başkaldırıp durdu. Bu kitap halkın itaatsiz­liğine karşın, Tanrı'nın sadakatini ve sürekli kayırıcılığını vurguluyor; bazen sabırsız olmuşsa da Musa'nın Tanrısı'na ve halkına adanmışlığını açıkça dile getiriyor. Kitap ayrıca hem Sina Dağı'nda, hem de Kenan sınırında Tanrı'nın Musa aracılığıyla verdiği yasaları içerir.

            Hazırlık ve Sayım: Tanrı Mısırdan çıkışın ikinci yılında Sina çölünde çadırda olan Hz Musa’ya ve yardımcısı Hz Harun’a İsariloğulları’nın yirmi yaş üstü erkeklerinin savaşa hazırlık için sayılmalarını istedi. Sayım sonrası tüm oymakların toplamı 603.550 kişiydi. Ancak Levi oymağı savaşçı olarak sayılmayıp, yardımcı olarak, geri hizmet görevi için ayırıldı. Tüm oymakların sayısı ve görev yerleri belirlendi. Tanrının buyurduğu bu emirler yerine getirildi. Yola bu şekilde çıkıldı. Hz Harun’un oğullarından Nadav ve Anihu ateş yakma emirlerini yanlış yapınca öldüler.

Dinlerarası İlişkiler


VATİKAN-İSRAİL İLİŞKLERİ

            Son yıllarda Vatikan yüz yıllardır arası bozuk olan Yahudilerle arayı düzeltmeye çalışıyor. Herkesin bildiği gibi Katolik kilisesi yüz yıllardır Hz. İsa'nın ölümünden Yahudileri resmen sorumlu tutmuştur. Katoliklerdeki Yahudi düşmanlığı da bu resmi tavırdan kaynaklanmıştır. Vatikan bu resmi tavrını ancak 1965 yılında değiştirmiştir. O yıl toplanan reformcu İkinci Vatikan Konseyi aldığı tarihi kararla Yahudilerin Hz. İsa'nın ölümünden kolektif olarak sorumlu olmadıklarını açıklamıştır. (zaman.com.tr, Fikret ERTAN, Erişim Tarihi 09/07/2015)

Hz. İsa’nın çarmıha gerildiğine inanılan bir cuma günü, Hristiyanlar arasında her yıl bir takım dua ve ritüellerle anılır. II. Vatikan Konseyi’ne kadar Hz. İsa’nın ölümünden Yahudi halkı sorumlu tutulmakta ve yapılan dualar “Yahudiler karanlıktan çıksınlar” ya da “Tanrı onların kalplerinden örtüyü kaldırsın” gibi ifadeler içermekteydi. Ancak Katolik Kilisesinin diğer dinlerle diyalog politikasını benimsemesi üzerine bu dua değiştirilmişti. Papa XVI. Benedict, temmuz ayında bir açıklama yaparak bu eski Latince duanın yeniden kullanılabileceğini açıkladı. Bunun üzerine bilhassa Amerika’daki Yahudi örgütler, Papa’nın açıklamaları hakkında teessüflerini ve hayal kırıklıklarını ifade ettiler. Yahudi lobisinden gelen yoğun tepki Katolik Kilisesi’nin geri adım atmasını sağladı ve dua yeniden formüle edildi. Şu an geçerli olan duada, sadece Yahudilerin kurtuluşu ve Hz. İsa’yı tanıması için dua edilmekte.

Luka İncili ve Konusu - Dinler Coğrafyası


LUKA İNCİLİ VE KONUSU


Luka; Hz. İsa’nın havarilerinden olmayıp Aziz Pavlusun özel hekimidir, Antakyalıdır. Yazmış olduğu İncil kendi adıyla anılmaktadır ve Aziz Pavlustan esinlenerek anlatılmıştır. Luka bu incili Yunan Teofilos için yazmıştır. Pavlus ise M.S. 67 de ölen Farisi olan Tarsuslu bir Hristiyandır. Luka Latince “aydınlık” demektir. (https://tr.wikipedia.org/wiki/Luka_İncili)

Luka İncili Hz İsa’nın doğum öncesinden ölümüne kadar olan ve yeniden dirildiğine inanılan süreyi konu alır. Hz. İsa’dan önce Hz. Zekeriya ve Hz Yahya’dan bahseder. Hz. İsa’nın yaşamı düzenli bir sıra içerisinde işlenir. O’nun anlattığı öyküleri, öğütleri ve başından geçen olayları anlatır. O’nun Suriye Filistin hattındaki beldeleri ve illeri dolaşmasını; Oradaki kişilerin ve toplumların sorunlarına çözüm arayışlarından sıkça bahsedilir. İnsanların ruhsal ve bedensel hastalıklarını iyileştirmek ve toplumsal sorunların da çözümü için ahlaksal ilkeler koymak için çaba göstermektedir. O karşılaştığı kişiler ve toplumlara mucize göstermekte hatta ölüleri bile diriltmektedir. Toplumun büyük bir kısmı ona inansa da o bölgelerdeki devlet görevlileri ve farklı din adamları O’nun boş anını ve hatasını arayarak O’nu devre dışı bırakmayı istemektedir. Ama onun havarileri ve yolundan gidenleri O’nu koruyamamaktadır. Hatta 12 Havariden biri olan Yahuda İskaryot onu ele vermektedir. Çarmıha gerilmesine neden olmaktadır. Matta İncili Yahuda İskaryotun vicdan azabından intihar ettiğini söylemektedir. (Matta 26/10)

Dinlerdeki Bayrak Sembolizmi


DİNLERDEKİ BAYRAK SEMBOLİZMİ

İnsanoğlunu diğer varlıklardan ayıran en önemli unsur kesinlikle aklıdır. Aklını bilinçli ve düzenli şekilde kullanan insan düşünür, sorgular, dener ve üretir. İnsanlar yeryüzünün yöneticileridir ve üretici oldukları için dünyaya şekil ve yön verebilirler. Aklıyla yön verişin yanı sıra insanlar duygu ve inanışlarıyla da ayrı bir zenginliğe sahiptirler. Yeryüzünde insanlar Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah yanında en değerli olanınız, O'ndan en çok korkanınızdır. Şüphesiz Allah bilendir, her şeyden haberdardır.” (Hucurat, 13) ayetinde de belirtildiği gibi birçok ırka ayrılmışlardır ve farklı bölgelere yerleşmişlerdir.

İnsanlığın başlangıcından itibaren günümüze kadar gelmiş geçmiş bütün toplumlarda, kozmolojik düzeni/evreni/kâinatı/âlemleri/insanoğlunu ve şu anda bilinen/bilinmeyen, keşfedilen / keşfedilmeyen bütün mahlûkatı yaratan tek tanrı inancı olduğu tartışılmaz bir gerçektir. (Tanrı Anlayışlarının Tezahürü, Kenan HAS, 2012)

Türkiye'de Cin Öyküleri


ANADOLU’NUN DİNİ FOLKLORU
CİNLER VE ÖYKÜLERİ

Anadolu’da yüzlerce yıldır cinlerle ilgili olan öyküler anlatılır durur. Ancak bu öyküler yalnızca Anadolu’da yoğunlaşmamıştır. Türkler Orta Asya ve çevresindeki yerleştikleri yerlerde cinlere ve ruhlara inanır onlar hakkında olayları birbirlerine anlatır ve din adamlarından yardım alırlardı. İslam’dan sonra ise Kuran-ı Kerimde açıkça yer alan cinler hiç şüphe götürmeyen bir duruma geldi. Çünkü birçok ayette açıkça cinlerden bahsedilir ve zararlarından korunmak için dua edilmesi gerektiği söylenir. Ve cinlerin de insanlar gibi dinden sorumlu olduğu vurgulanır. Aşağıdaki ayetler bunlardan bazıları:

6:100 -
Onlar, Allah'a cinlerden de ortak koştular. Halbuki onları yaratan O'dur. Bilgileri olmadan O'na oğullar, kızlar uydurdular. O'nun şânı onların uydurdukları sıfatlardan münezzeh ve yücedir.

Dinler Tarihi Bilimdalı Örnek Makale


Dünyada inanç sistemi farklı birçok ülkede, aynı doğrultuda açığa çıkan bir durum tanrı tarafından seçilme iddiasıdır. İnsanlar bazı nedenlerden dolayı kendilerini seçilmiş olarak görürler. Ve insanlar üstlendiği görevi kendilerince bir mantığa büründürerek yerine getirmeye çalıştıklarını savunurlar. Türkiye’de de her yıl farklı olaylarla karşılaşmaktayız. Örneğin; Bingöl’de yaşanan bu olayda, 34 yaşındaki bir erkeğin 38 yaşında ve zihinsel engelli olan bir erkeği Deccal olduğu ve onu ortadan kaldırma görevinin kendisine Allah tarafından verildiğini söyleyerek öldürmesi…

Bingöl’ün Karşıyaka Mahallesi'nde babasına ait iş yerinde zihinsel engelli Ahmet Tokuş’u (38) işkence ederek öldüren Z.B. (34), hakim karşısına çıkarıldı.
CİNAYETİ ÖNCEDEN TASARLADI
İfadesinde cinayeti önceden tasarladığını belirten Z.B., Tokuş’un Deccal olduğunu ileri sürerek, "Öldürülmesi gerekiyordu. Ben daha önceden plan yaptım. Son 2-3 gündür sürekli rüyama giriyordu. Kendi kendime dedim ki, onu öldüreceğim. Olay akşamı eve gittiğimde küçük çocuğum ağlıyordu. Benim içime Ahmet Tokuş’un çocuğumu rüyasında korkuttuğu ve öldüreceği doğdu. Bunun üzerine dükkana gittim. Ahmet Tokuş beni sürekli ölümle tehdit ediyordu. Dükkana gittiğimde babamı Almanya’dan yeni gelen amcamın yanına gönderdim.

Dinler Tarihi Dersi Örnek Çeviri

Elbette, bu durum büyük antik çağlarda yaşayan daha karmaşık bir medeniyet tarihine sahip olanlara nispeten, bunun tersine kaba ve ilkel olarak, kültürleri gelişmemiş, okuma yazma bilmeyen halklar tarafından paylaşıldığını çıkarsama yaparsak, bunu bastırmanın olanağı yoktur; ama bu çıkarım acildir ve deneyimli bir veri değildir. Ayrıca, basit görülen toplumlarda bile ne olursa olsun belirli bir kültür birikimi olabilir ve kesinlikle bu uzun bir geçmişle oluşmuştur. İnsanların uygarlık yaşının yaklaşık 100.000 yıl olduğu söylemleri de yalan olabilir. O zaman bu büyük insan yayılmasını hesap edersek insanların onda biri için yalnızca diğerlerinden ayrılmış olsa bile insanlığın herhangi belirgin alt bölümü, kesinlikle durağan bir durumda kalması düşünülemezdi. Tam tersine bunun iki inandırıcı nedeni vardır. Birincisi, çok büyük dönemleri dikkate aldığımızda, etkileşimlerin fazla olmaması görecelidir. Diğer bir deyişle, dışarıdan öznel bir gözle bakıldığında her bölgede farklı inançsal bazı değişiklikler vardır ve yaşanılan ortamda farklı sanat eserleri üretilmiştir. İkinci olarak, bu tür değişiklikler, yeterince güçlü bir kişiliği olan bazıları için olasıdır, her kuşak üzerinde başarılı bir şekilde yenilenme etkisi oluşturur, yani her çeşit insanların toplumsal sonuçlara neden olmaması durumu yavaş da olsa yine de açığa etkisi çıkacaktır. İkinci olarak ise örneğin değişimin belirleyicileri Bengal Körfezi ve Andaman Adası sakinleri garasındaki gibi belirli ayrışımlar bulunur ve aralarındaki fark çok basit bir şekilde tespit edilebilir.

13 Ocak 2019 Pazar

Hz. Muhammed'in Hayatı Özet


Hz. Muhammed’in Hayatı
Sevgili Peygamberimiz 20 Nisan 571 Pazartesi günü Mekke’de doğdu. Babası Abdullah, annesi Âmine, dedesi Abdülmuttalip, büyük babası Vehb, babaannesi Fatıma, anneannesi ise Berre’dir. Doğduktan sonra 4 yaşına kadar sütannesi Halime’nin yanında, bundan sonra 2 yıl boyunca da annesi Âmine’nin yanında kaldı. 6 yaşında iken annesi onu akrabalarıyla tanıştırmak ve babası Abdullah’ın kabrini ziyaret etmek için Medine’ye götürdü. Hz Âmine, kocası Abdullah’ın kabrini ziyaret etti. Âmine dönüşte Ebva denilen yerde hastalanıp vefat etti ve orada toprağa verildi. Bu sırada yolculukta kendileriyle birlikte olan Ümmü Eymen onu Mekke’ye ulaştırdı ve dedesine teslim etti. 6 yaşından 8 yaşına kadar dedesi Abdulmuttalib’in yanında kaldı. O da ölünce, vasiyeti üzerine amcası Ebu Talibin evine taşındı. 13 yaşından itibaren amcaları ile birlikte ticarete katıldı. Uzun bir süre bu işle meşgul oldu ve bu alanda doğrulukla, dürüstlükle tanındı.

220 Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Soruları ve Yanıtı


1.       Tevâzu ne demektir? Alçak Gönüllülük
2.       “Eşhedu enne Muhammeden Rasulullah” ifâdesinden sonra “Eşhedu enne ‘Aliyyen Veliyullah” kimler tarafından söylenir? Câferîler
3.       Peygamberimizi Medine’de konuk eden, kabri İstanbul’da olan sahabe kimdir? Eyüp Sultan

Temel İslam Bilgileri

Abdestin Alınışı
1-      “Niyet ettim Allah rızası için abdest almaya” denir.
2-      “Euzu Billahi mineşşeydanirracîm Bismillahirrahmanirrahîm” denir.
3-      Eller bileklere kadar yıkanır.
4-      3 kez ağıza su verilip çalkalanır.
5-      3 kez buruna su verilip yıkanır.
6-      3 kez yüz yıkanır.
7-      3 kez dirseklere kadar kollar yıkanır.

Hz. Muhammed'in Hayatı 57 Soru


HZ. MUHAMMED’İN HAYATI

1.Arapların ana yurdu olup İslam’ın doğduğu yerin adı nedir? Arabistan
2.İslamiyet öncesi çöllerde yaşayan Arapların yaşam biçimlerine ne ad verilirdi? Bedevi - Göçebe
3.Göçebe olmayan şehirli Arapların uğraşım alanları nelerdir? Tarım ve Ticaret
4.İslamiyetten önce Arap yarımadasında; içki, kumar, hırsızlık, tefecilik vb. kötü alışkanlık ve davranışlar yaygındı bu yüzden bu döneme ne isim verildi? Cahiliye
5.İslamiyetten önce Araplar arasında en yaygın inanç nedir? Putperestlik
6.Hz. İbrahim’in dini geleneğini sürdüren tek tanrı inancını benimsemiş olanlara ne denir? Hanif
7.Allah’a ortak koşan, putperestlere ne denir? Müşrik
8.Yeryüzünde Allah’a ibadet için yapılan ilk bina-mescidin adı nedir? Kabe
9.Hz. Muhammedin doğum tarihini yazınız. 20 Nisan 571
10.Hz. Muhammedin doğduğu yerin adı nedir? Mekke

Cami’yi Tanıyorum Projesi

Görev verilen öğrenciler, camilerin bölümleri ve işlevi hakkında araştırma yaparak bilgiler edinir. Elde edilen verilerden yola çıkarak bir cami maketi tasarlayacaklardır. Bu cami maketinde caminin bölümleri ve işlevleriyle ilgili bilgiler aktarılmaktadır. Yapılan bu cami maketi aracılığıyla insanlardaki eksik görülen bilgiler giderilecek ve herkes tarafından konunun daha iyi anlaşılması sağlanacaktır. Makette; Abdest, namaz, dua, birlik, dayanışma, eşitlik ve kardeşlik gibi temel ibadet ve değerlere vurgu yapılarak Cami’nin hayatımızdaki yeri anlatılmaya çalışılacaktır. Cami maketine iliştirilen bilgi fişleri ve tanıtım notları sayesinde açıklama yapılacaktır. Cami maketi yalnızca görsel açıdan değerlendirilmeyip, eklenen bilgi fişleri ve tanıtım notlarıyla aydınlatıcı bilgiler verecektir. Sonuç olarak dinimizin en önemli kurumu olan camiler bu çalışma ile akılda kalıcı bir şekilde anlatılmış olacaktır.

Kuranda Geçen Temel Konular Projesi

Görev verilen öğrenciler, Kuran’da geçen temel konular hakkında araştırma yaparak bilgiler edinir. Bu panoda Kuranda bulunan inanç, ibadet, ahlak ve kıssalar konularıyla ilgili bilgiler aktarılmaktadır. Yapılan pano aracılığıyla insanlardaki eksik görülen bilgiler giderilecek ve herkes tarafından konunun daha iyi anlaşılması sağlanacaktır. Panoda; Abdest, namaz, zekat, dua, birlik, dayanışma, eşitlik ve kardeşlik gibi temel ibadet, inanç ve değerlere vurgu yapılarak Kuran’ın hayatımızdaki yeri anlatılmaya çalışılacaktır. Panoya iliştirilen bilgi fişleri ve tanıtım görselleri sayesinde açıklama yapılacaktır. Panomuz yalnızca görsel açıdan değerlendirilmeyip, eklenen bilgi fişleri ve tanıtım notlarıyla aydınlatıcı bilgiler verecektir. Sonuç olarak dinimizin en önemli kaynağı olan Kuranı Kerim bu çalışma ile akılda kalıcı bir şekilde anlatılmış olacaktır.